Doğru ve Etkili Terapi Seçimi
Tarih boyunca insanlar psikolojik sorunlardan yakınmış olsalar da, modern yaşam koşullarının katkısıyla gün geçtikçe çok daha fazla sayıda psikolojik sorun geliştirir hale geldiler. Bu psikolojik sorunların ortak özellikleri, çoğunlukla kendilerini hissetmekten alıkoyamadıkları korku, kaygı, utanç, üzüntü, öfke gibi duygular; kafalarından atamadıkları ya da durduramadıkları düşünceler, anılar, görüntüler ve yaşamlarının çeşitli alanlarını olumsuz etkileyen uyumsuz davranışlardır. İnsanlar tedavi alarak deneyimledikleri olumsuz duygulardan kurtulmayı, düşüncelerini durdurmayı, daha uyumlu davranmayı hedeflerler. Psikolojik sorunlar için var olan tedavileri iki başlıkta inceleyebiliriz: ilaç tedavileri ve psikoterapiler.
Psikolojik sorunlar için ilaç tedavileri
Farmakoterapi olarak adlandırılan ilaç tedavileri, içerdikleri etken maddelerin etkisiyle psikolojik sorunların sıkıntı yaratan belirtilerini azaltmayı hedefleyen tedavilerdir. Medikal modele dayanan bu tedaviler, insanların psikolojik sorunlarının kaynağında beyin yapısında ve biyokimyasında oluşan bozulmalar olduğunu savunur. Bu nedenle bu bozulmaları gidermek için kimyasal maddeler kullanır. Sıklıkla kullanılan ilaçlar içinde depresyon, kaygı bozuklukları gibi sorunların tedavisinde kullanılan antidepresan ilaçlar, yine kaygı bozuklukları tedavisinde kullanılan anksiyolitik ilaçlar, psikozla giden sorunların tedavisinde kullanılan antipsikotik ilaçlar, duygudurum bozukluklarının tedavisinde kullanılan duygudurum düzenleyiciler ve uyarıcı ilaçlar (örn. dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tedavisinde) sayılabilir. Bu ilaçların belirli beyin kimyasallarını etkilediği, gen ifadesini ve protein sentezini değiştirdiği bilinse de, bu biyolojik etkilerin kalıcı olumlu psikolojik etkilere dönüşmediği de bilinmektedir.1 Bunun en önemli sebebi belirtilerin ilaçlar kesildiğinde geri dönmesi ve hastalar karmaşık ilaç tedavileri almaya devam etse bile belirtilerin tekrarlama eğiliminde olmasıdır.1 Günümüzde psikososyal faktörlerin biyolojik mekanizmaları etkilediği bulguları göz önüne alarak psikolojik tedavilerin tek başlarına ya da ilaç tedavileriyle birlikte kullanıldığında psikolojik sorunların seyrini daha etkili ve kalıcı bir şekilde iyileştirebileceği düşünülmektedir.
Psikolojik sorunlar için psikoterapiler
Konuşma tedavisi olarak da adlandırılan psikoterapi, insanların duygu, düşünce ve davranışlarını kendi beklentileri doğrultusunda değiştirmeleri için psikoloji biliminin ilkelerine dayalı klinik yöntemlerin uygulanması ya da kişilerarası ilişkinin kullanılması olarak tanımlanır.2 Günümüzde bir şekilde markalaşmış ve kayıt altına alınmış 500’ü aşan sayıda psikoterapi yaklaşımı olduğu bildiriliyor.3 Bu yaklaşımlar insanların psikolojik sorunlarının gelişmesini ve sürmesini açıklayan teorik bakış açıları, iyileşme amaçlı kullandığı terapi yöntemleri ve klinik uygulamaları açısından birbirlerinden ayrılırlar. Bu kadar çok sayıda psikoterapi olması hem ruh sağlığı uzmanlarında hem de sorunları için yardım arayan insanlarda hangi psikoterapi yaklaşımını seçmeleri gerektiğine yönelik kafa karışıklığı yaratıyor. Bu kafa karışıklığını gidermenin tek makul yolu psikoterapi yaklaşımlarının temel aldıkları teorik ilkelerin ne kadar geçerli olduğuna ve terapide kullandıkları yöntemlerin ne kadar iyileşmeye yol açtığına yönelik bilimsel bulguları değerlendirmektir. İlginç bir şekilde pek çok psikoterapi yaklaşımının psikolojik sorunlarda iyileşme sağlamada başka yaklaşımlardan daha ileride olduğu iddiası bilimsel bulgularla desteklenmiyor.
Güncel bilimsel kanıt temelli klinik uygulama yaklaşımı, danışanlara psikolojik sorunları için hangi tedavinin verilmesine yönelik karar alırken en yeni ve güvenilir bilimsel bulguları mantıkla, dürüstlükle ve açıklıkla değerlendirmek gerektiği anlayışını benimser.4 Bu anlayışa göre araştırma desteği alarak etkisi gösterilmiş psikoterapi yaklaşımları tedavide tercih edilmelidir. Bilimsel kanıt temelli klinik uygulama yaklaşımının etik ve ekonomik açıdan önemli sonuçları bulunmaktadır. Etik açıdan değerlendirildiğinde danışanların psikolojik sorunları için etkili ve makul bir sürede çözüm bulabilecekleri psikolojik tedavilere ulaşabilmeleri önemlidir. Ekonomik açıdan değerlendirildiğinde etkili psikoterapiler çözüm odaklı olduklarından görece daha kısa sürerler ve kalıcı düzelme sağladıkları için uzun vadede maliyet etkinliği daha yüksek tedavilerdir.
Bilimsel araştırmaların bulguları ışığında hazırlanan güncel uluslararası klinik uygulama kılavuzları pek çok psikolojik sorunun tedavisinde ilk uygulanması gereken psikoterapi olarak Bilişsel ve Davranışçı Terapileri (BDT) önermektedir. Genel olarak Bilişsel ve Davranışçı Terapileri bünyesinde barındıran Davranış Terapileri geliştirildikleri ilk günlerden beri teorik kavramlarını ve yöntemlerinin etkisini bilimsel araştırmalarda incelemeyi ilke edinmiş psikoterapilerdir. Bu sebeple bilimsel destekleri en güçlü yaklaşımlardır.